Sex Hikayeleri

2 sene önce - Admin Ekledi - 1473 Kez Okundu

Kaynanam ile sabaha kadar

Kaynanam ile sabaha kadar

Boşuna dememişler önce anasına sonra danasına bak diye ama seks hikaye isteyecek kadar olduğunu tahmin edemedim. Karım uyurken kaynanamı fena siktim başlığıyla zaten olayın büyük bir kısmını anlatmış oluyorum. Tabi bunun öncesi de sonrası da anlatılmaya değecek kadar çılgınca, tuhaf ve ütopik! Hala etkisinden kurtulabilmiş değilim. Ne yapacağımı bilemediğimden ve kimseye de başımdan geçen bu hikayeyi anlatamadığımdan sizlerle paylaşmak istedim.

Karımla bir firmanın çağrı merkezinde tanıştım. İkimiz de üniversite mezunu, iyi kötü eğitim almış, kendini geliştirmeye çalışmış, standardın bir tık üstünde sayılabilecek insanlardık. İş yerinde sohbet muhabbet derken dışarıda da buluşmaya başladık. Ben 25, karım Jülide ise 24 yaşındaydı. Hatta o zamanlar para da kazanıyorum ya spora filan başlamış fazlalıklarımdan kurtulmuştum. Boyum, posum da yerinde olduğundan daha ilk görüşte gözlerinden etkilendiğim Jülide’yi elde etmem zor olmadı.

Jülide gerçekten de güzel bir kadın. Gözleri kömür karası, simsiyah… En güzel yanı da hep parıldıyor olması herhalde. Teni öylesine beyaz ki yanağından makas alsan direk kızarır. O kadar tatile çıktık, güneşlendik yine de ten renginde değişme olmamış çok hafif kızarmıştır. O zamanlar siyah saçlıydı ki o haliyle bile gerçekten insanı etkilemeye yetecek kadar iddialıydı. Öyle büyük göğüsleri, çıkıntılı bir kalçası yoktu. Hani yürürken arkasından bakayım, üff be diyeyim tadında değildi. Yine de giyimiyle, kuşamıyla ilgi çekmeyi başarıyordu. Jülide’ye iş yerinden ilk yükselen ben değildim ama benim adımlarım karşılık bulmuştu.

Sinemaya götürmüştüm. Biliyorum, çok basit ama etkili olmuştu. Yan yana oturup aşk temalı filmimizi izliyorduk. Yaklaşık üç aydır devam eden flörtümüzün en tatlı buluşmalarından biriydi. Daha araya girmeden kendimi başı omzumda olan Jülide’nin dudaklarına anlık bir yakınlaşmayla yapışmıştım. Neyse ki karşılıksız kalmamış, öpüşmemiz salonun ışıkları yanıncaya kadar devam etmişti. Müthiş bir histi ki dimdik olduğumu, deliler gibi sikişmek istediğimi itiraf etmeliyim. Arada ‘senin eve geçelim’ teklifi partnerimden gelmişti. Yol boyunca sohbetimiz, muhabbetimiz kaldığı yerden devam etmişti ama tek fark el ele tutuşuyor olmamızdı. Resmen seks yapmaya benim eve gidiyorduk.

İçeriye girdiğimizde yolda başlayan ‘aşkım’ hitabı ilk benden dillendirilmişti:

  • Hoş geldin aşkım evime…
  • Senin o aşkım diyen ağzını yerim ben!

Kapıyı üzerime çullanmış ve tekrardan deliler gibi öpmeye başlamış olan sevgilimden ötürü kalçamla kapatmıştım. Ben onu o beni soyarken adımlarımız yatak odasına yönelmişti. İlk defa evime geliyordu ve daha girer girmez sevişmeye başlamıştık. Yatağın başına geçtiğimizde epeydir hayalini kurduğum Jülide’nin iç çamaşırlı hali karşımda duruyordu. Bense sadece baksırla kalmıştım. Yatağa öpmeye devam ederek partnerimi uzandırdım. Sutyenini tek hamlede çıkarttım ve sadece avuçlarımı dolduran, çok da büyük olmayan memeleriyle buluştum. Bembeyaz memesinin uçları pespembe ve sipsivriydi. Meme kenarları bile o kadar pürüzsüzdü ki yalamaya doyamamıştım. Aletim yerinde durmakta zorlanıyordu çünkü çoktan Jülide’nin eli içeriye girmişti. Okşamaya devam ederken yavaşça memelerini yalamayı bırakıp göbeğine ve ardından da külotuna indim. Sıyırıp bacaklarından çıkarttım dantel detaylı siyah külotunu… Azıcık bile olsa kararma yoktu vajinasında ki en sevdiğim görsellerden biriydi. Mis gibiydi bedeni, yalamalara doyamıyordum. Lazer epilasyondan geçmiş vajina bölgesini yalaya yalaya deliğine kadar indim. Sıcacık ve ıpıslak olmuştu. Dilimi sokarken memelerinde olan ellerimden sağdakini klitorisine indirdim. Müthiş zevke gelmişti ve başıma bastırıyor, saçlarımı yoluyordu. Hayalini kurduğum seks gerçekleşiyordu…

Daha fazla dayanamadım azgınlığıma ve hışımla çıkarttığım baksırı savuşturdum. Dimdik olmuş aletimi yavaşça yaladığım ve iyiden iyiye sulandırdığım amına yerleştirdim. Kafası içine girerken zorlanıyordu çünkü inanılmaz dardı.

  • OHHHH! Lütfen yavaş, ohhhh!
  • Aşkım çok harikasın!

Sikim sıcacık amının içinde yavaş yavaş ilerlerken kollarımı başının arasına koydum. Dudaklarını öpmeye devam ederken ileri geri oynattığım kalçamla, sikim müthiş bir hazza erişiyordu. Nefesi düzensizleşmiş, delicesine kalp ritmi bozulmuş olan partnerim dudaklarımı ısırıyor, hafif uzun olan tırnaklarıyla sırtımı yoluyordu. Canım acımıyor, zevkten dört köşe oluyordu. İyice genişlemiş deliğini tarumar etmek için belinden aldığım güçle amını tüm hızımla gidip gelmeye başladım.

  • Ohh, ohhh, ohhhh, ohhh, harikasın, ohhhh, devam et, ohhhhhhhhhh!

Bir dakika kadar süren hızlı ve sert gömmelerime dayanamayan partnerim orgazm olurken sikimi içinden çıkartıp göğüslerine doğru fışkırmaya başladım. Müthiş bir andı ve dik durmakta zorlanıyordum. Yanı başına uzandım. Saçlarını elimin arasına alıp gezdirirken nefes nefes kalmış hallerimizde dudaklarımızı bir araya getirdim. Birkaç öpücük kondurduktan sonra:

  • Seni seviyorum Jülide.
  • Seni seviyorum Talha.

 

Annemle Tanışmak İster Misin?

Flörtümüzün üçüncü ayında sevgililiğe dönüşen bu birlikteliklerde ufak kıvılcımlarla kavgalar elbette oldu. O kadar seviyordum ki Jülide’yi uçan kuştan kıskanıyordum. Halbuki sıcakkanlı biriydi. Kötü niyetle yaklaşmadığını biliyordum. Gel gelelim Türkiye’de yaşıyorduk. Bu tutumunu çok farklı yorumlayacak milyonlarca erkek vardı. Kavga sebeplerimizin yüzde doksanı da bundan oluyordu. Yine de bu tartışmalar sanırım ilişkimizi canlı tutuyordu. Hele o barışma sikiş hikayeler gerçekten müthiş oluyordu ama onları anlatmakla uğraşmayacağım. Çünkü beşinci ayımızdayken Jülide’den bir teklif geldi:

  • Annemle tanışmak ister misin?
  • Tabi ki aşkım, İstanbul’a mı gelmiş.
  • Evet, dün gelmiş…

Bu kısa konuşmayla müstakbel kayınvalidem ile ilk defa tanışmış olacaktık. Elbette birçok defa Jülide’nin ağzından dinlemiştim nasıl biri olduğunu ama birebir görmek bugüne nasip olacaktır. Annesi daha reşit bile değilken sevgilisinden yani Jülide’nin babasından hamile kalıyor. Annesi de aldırmak istemeyince önce imam nikahı, reşit de olunca gerçek nikahla birlikteliklerini resmileştiriyorlar. Çok genç yaşta anne ve baba olan bu çiftin beraberliği maalesef uzun süreli olmuyor. Baba fena halde bunalıyor ve pes ediyor. Kavgalar, gürültüler derken en sonunda boşanma kararı alıp baba figürü ortadan kayboluyor. Bütün bunlar Jülide sadece üç yaşındayken yaşanıyor. O günden sonra da karşısına hiç çıkmıyor. Annesi tek başına büyütmüştü. Yaşadıkları ve biraz da karakteri onu iyiden iyiye çılgın, umarsız biri yapmıştı. Neticede çocuklu bir dul olmak kolay değildi. Uzun süreler kuaför salonlarında çalışıp daha sonradan kendi iş yerini açmış. Pandemi vakti de batınca İzmir’e ablasının yanına gidiyor. Jülide’de yurtta kaldığından ve üniversitesi devam ettiğinden mantıklı bir karar olmuş. İzmir’de de iyi kötü düzen kurunca orada yaşamını devam ettiriyor. Hem kızını hem de arkadaşlarını görmek, biraz kafa dağıtmak için de üç günlüğüne İstanbul’a dönmüş.

İş çıkışı altı gibi rezervasyonunu yaptırdığım restoranda doğru biz Jülide ile yola çıktık. Annesi Jale’de bizimle orada buluşacaktı. Epeyce de heyecanlıydım aslında. Neticede evlenmeyi düşündüğüm partnerimin annesiyle tanışacak ve bir tık daha ileri seviyeye götürmüş olacaktık.

Çoktan revize ettirdiğim masada Jale yerini almıştı. Daha önce fotoğraflardan görmüştüm ama canlı görmek elbette başkaydı. Hatta görür görmez de Jülide’den yaşına göre daha güzel göründüğünü de içten içe kabullenmiştim. Aynı kızı gibi bembeyaz tenliydi. Böylesi bir tene de gerçekten kızıl saç müthiş yakışıyordu. Jülide’de daha bir ay kadar önce yaptırmıştı, onda da çok hoşuma gitmişti. Saçları beline kadar uzanıyordu, daha yeni kuaförden çıktığı belliydi. Göğüsleri dekolteli siyah elbisesinden fışkıracakmışçasına insanı azdıracak şekilde görünüyordu. 41 yaşındaydı ve benim yaşımdaki hemen her erkeğin aklına sikişmek fikrini getirebilecek kadar iddialıydı.

Epeydir görüşmedikleri için birbirlerini görür görmez sıkı sıkıya sarılmışlardı. Aralarındaki sevgiyi, samimiyeti, sıcaklığı köküne kadar hissedebilmiştim. Sarılmaları bitince annecik gözlerini bana çevirdi.

  • Merhaba Jale Hanım, ben T…
  • Talha, evet biliyorum canım. O kadar çok bahsetti ki senden, artık gelip göreyim dedim.
  • Çok memnun oldum o halde.

Uzattığı eli elbette alnıma da götürmeden öpmüş ve ardından iltifatımı yapıştırmıştım:

  • Kızınızın güzelliğini nereden aldığı belli oldu…
  • Ayy, teşekkür ederim canım benim. Sen de anlatılanlar kadar ateşliymişsin…

Bu denli bir dönüş beklemiyor olsam da anlaşılan Jülide bu tarz söylemlere alışıktı. Gülüşmekle yetinip yerlerimizi almıştık. Yemeklerimizi yerken epeyce konuşup, sohbet etmiştik. Her konuşmamda beni pür dikkat dinliyor ve saygı duyduğunu hissettiriyordu. Keza ben de ona karşı saygı duyuyordum. Neticede tek başına böylesine güzel bir kızı yetiştirebilmek kolay değildi. Yemeklerimizi çoktan yemiş ve kalkmaya doğru hazırlanıyorduk. Önce Jale’nin dün yanında kaldığı arkadaşının evine uğrayıp valizini alacaktık ardından da Jülide’nin evine geçip ikisini bırakacaktım. Geceyi çok da uzatmak istemiyordum çünkü anne kız hasret gidermek istediklerini tahmin edebiliyordum. Valizi alıp, sevgilimin çok daha defa geldiğim evinin önünde aracımı istop ettirdim ve araçtan çıktım. Sevgilime veda öpücüğü kondurmuş, ardından da annesine yönelmiştim:

  • Tanıştığıma tekrardan çok memnun oldum.
  • Ben de çok memnun oldum canım ama daha saat erken, henüz sana doyamadım ben 🙂 Gel kahvemizi de iç sonra gidersin…

Sevgilimin bunu isteyip istemediğinden emin olmak için gözümü ona çevirmiştim ama Jale tekrardan konuştu:

  • Onay almana gerek yok, annesiyim ben! Ne dersem o olur, hadi bakim…
  • Aynen aşkım, gel kahve de içelim. Hem erkenden gidip ne yapacaksın.
  • Peki, ceketimi alıp geliyorum.

Geri gideceğim diye ceketimi arabada bırakmıştım. Anne kız önden yürürken ben de ceketimi alıp arkalarından yaklaşmıştım. O sırada her gözü açık erkek gibi elbette karşımda her attığı adımla kıvrımlarını iyice belli eden siyah elbiseli Jale’ye gözüm ilişti. Kalçası o kadar tatlı ve güzel duruyordu ki ister istemez kızıyla karşılaştırma yapmış ve annesinin açık ara kazandığını düşünerek hafiften azmıştım. Bu düşüncelerimin beni iyiden iyiye isteği uyandırdığını fark ederek hızlanmış ve müstakbel eşimin yanına geçmiştim.

Sende Ne Göt Var Be Jale!

Seksi kayınvalidemin valizini Jülide’nin odasına koyduktan sonra salona geçtim. Telefona epeydir bakmadığım için instagram filan biraz vakit geçirdim. Ardan geçen yaklaşık beş dakikanın ardından Jülide üstünü değiştirip yanıma kadar geldi.

  • Nasıl, heyecan yapacak bir şey yokmuş değil mi?
  • Evet, çok sıcakkanlı biri gerçekten, bayıldım!
  • İstersen gitmek zorunda da değilsin, annem öyle şeylere pek takılmaz.
  • Ondan değil de anne kız vakit geçirmek istersiniz diye düşündüm…

Biz böyle çok da yüksek olmayan sesle konuşurken annesinin sesi duyuldu, anlaşılan kulak misafiri olmuştu:

  • Rahat ol canım, sevgilisisin, yanında konuşmaktan çekinmem öyle. Hasretimizi yine gideririz yani, gitmek istemiyorsan kal, sorun olmaz benim için!

Gülüşmüş olsak da kelimeleri sarf eden Jale’ye dikkat kesilmiştim. Elbisesini çıkarırken anlaşılan sutyenini de çıkartmıştı. Çünkü giydiği askılı bluzun altından meme uçları fena halde belli oluyordu. Ayrıca o dik ve diri duran memelerin tamamen sutyen destekli olduğunu da anlamıştım. Çünkü karşımdaki memeler ziyadesiyle yaşına uygun bir şekilde sarkıktı. Yine de seksi göründüğü gerçeğini değiştirmezdi. Altında ise ayıcık desenli gri pijama vardı.

  • Peki o halde. Hatta ben de pijama giysem iyi olur. Aşkım var mı burada hiç pijamam?
  • Aşkım bir tane vardı ama onu da dün kirliye atmıştım. Daha da yıkanmadı.

Genelde benim evde yatıp kalktığımızdan burada pek eşyam yoktu. Benim evde onun birçok elbisesi, kıyafeti vardı ama benim yoktu. Hatta bunu düşünürken anne lafa girdi:

  • Benim valizde bol bir tane vardı, istersen onu vereyim?
  • İyi olur anne ya, ben kahveleri yapayım siz halledin işte.
  • Gel bakalım Talha…

Oturduğu yerden kalkmış, önden yine yürümeye başlamıştı. Yine ben kendime hakim olmamış ve sevgilimin seksi olgun mu yaşlı mı ne diyeceğimi bilemediğim annesinin götüne bakmaya başlamıştım. Hatta içimden de ‘sende ne göt var be Jale’ demeden duramamıştım. Giydiği pijama o kadar dardı ki içindeki külotun izleri de belli oluyordu. Herhalde bir erkeği azdırmak için ziyadesi yetecek bir görüntüydü. Çokta belli etmeden arkasından ilerleyip, sevgilimin odasına girmiştik. Gardırobun hemen önünde duran açık valizde sutyenler, külotlar görünüyordu. Kendine ne kadar dikkat ettiğini, hala yaşına nazaran iddialı görünmeyi sevdiğini o zaman anlamıştım. Çünkü iç çamaşırlarının çoğu ya transparan ya da dantelliydi. Jülide’nin bile bu kadar iddialı değildi çamaşırları.

İçini kurcalarken valizin önünde çömelmişti. Pijamasının içine soktuğu bluz hafif sıyrılmış ve götünü saklayan kırmızı külotu hafiften belirmişti. Onu da görmemle birlikte zaten yarı erekte sikim iyice ben buradayım dercesine belli olmuştu. Belli olmasın diye pantolonumun içinde bir sağa bir sola tam fermuar kısmına denk getirmiştim. Hatta bu hamlemle daha da sertleşmişti. Neyse ki pantolondan dolayı belli olmuyordu. Yerinden hiç doğrulmadan bahsettiği pijamayı bulmuş ve eliyle bana bakmadan uzatmıştı.

  • Şunu dene bakalım, eğer olmazsa bir tane daha vardı ama bu karmaşada bulabilirsem iyi…

Sikim bu haldeyken riske girip giyinmek istemiyordum. Fakat bana bakmıyordu ve denemem gerekiyordu. Sen çık, öyle giyineyim desem hepten tuhaflaşacaktı. Arkasının da dönük olmasını fırsat bilip önce kemerimin tokasını ardından da pantolonu çıkarttım. Baksırımdan rahatlıkla sertleşen sikim belli oluyordu. Hatta sikimin kafasını baksıra sıkıştırıp yukarı doğru yerleştirmeyi de düşündüm ama üstümü çıkarırken bu sefer de kafası gözükecekti. Yani ziyadesiyle boktan bir durumdaydım! Verdiği pijamadan bacaklarımı geçirmişken aniden yerinden doğruldu ve:

  • Heh buldum onu da!

Yüzünü bana dönmüş olan seksi annecik kalkmış sikimi elbette mal değildi, görmüştü. Önce sikime ardımdan gözlerime bakarken hiç bozuntuya vermeden pijamayı kalçama kadar geçirdim. Tabi bu pantolon değildi, hala kalkık sikim dapdar olan pijamada resmen ‘ben buradayım’ diye haykırıyordu. Jale’nin donukluğu kaybolmuş yerini ufak bir sırıtma almıştı. Müthiş kızarmıştım ama bu durum kalkık sikimi indirmeye yetmiyordu.

  • Bu olmadı ya…
  • Bu halde olmaması normal tabi…

Ne diyeceğimi bilememiştim kıkırdamaya devam eden sevgilimin annesi karşısında.

  • Çıkart bir de şunu dene bakalım. Bu biraz daha bol…

Gözlerinin içine bakarken artık saklayamayacağım sikimi yok sayarak pijamayı çıkartıp, uzattığını elime aldım. Ayaklarımdan geçirip kalçama geçirdim ve ilk temas anneden aniden geldi!

Dibime kadar girmişti ve kalkık sikim 170 boylarında olan Jale’nin göbeğine değiyordu. Parmaklarını pijamanın kenarlarından tutarak çekiştirmiş, düzeltiyor gibi yaparken kafasını kaldırıp bana bakmaya başlamıştı. Parfümünü bu kadar yakından solumak ve düzensizleşen nefesimi suratına üflemek müthiş bir öpme isteği uyandırdı. Lakin kendimi tuttum ki bu sırada Jale’nin parmakları belimden çıkmış, taşaklarıma ardından da sikime doğru süzülmüştü. Resmen beni pijamanın üstünden okşuyordu. Asla karşılık vermiyordum çünkü donmuştum.

  • Kahveler hazır, hadi gelin!

Salondan sevgilim seslenmişti. Bunu duyan anne müthiş bir hızla geri adım atmış, elini çekmişti.

  • Üstünü sen ayarlarsın…

Son bir bakışla yanımdan uzaklaşıp gitmişti. Yaşanılan bu anın tuhaflığı karşısında gerçekten ne yapacağımı bilememiştim. Fakat acele edip dönmem gerekiyordu. Yoksa daha da saçma olacaktı. Hızlıca gömleğimi de çıkarıp Jülide’nin dolabından bol bir tişört bulup giyindim.

Salona girdiğimde bana deliler gibi bakan anneciğin kızına ne anlattığını merak ediyordum. Fakat hiçbir şey söylemediği ve normal sohbetlerini devam ettirişlerinden belliydi.

Balayından Sonra Kayınvalide Çılgınlığı

Tanıştığımızın günün akşamında yaşanan bu temasın hiçbir zaman konusu açılmamış, kızına da ima dahi etmemişti. Üç günlüğüne gelmişti. Gerek sabah gerek ertesi gün hiç karşılaşmamıştık. Bunun için elbette bahaneler uydurup uzak kalmıştım. Evlilik teklifime kadar da bu olayın hiç yaşanmadığını var sayarak ilişkimizi devam ettirmiştim. İlişkimiz tam bir seneyi doldurduğunda evlilik teklifi etmiş içten bir ‘evet’ cevabıyla düğün hazırlıklarına başlamıştık. Çok fazla akrabam olmadığından keza sevgilim de istemediğin hiç nişan filan yapmadık. Sadece düğünle işin içinden çıktık. Bu süreçte elbette aylardır görmediğim annesiyle yine dip dibe gelmiştik. Fakat ne ben ne de kayınvalidem bana yanaşmıyordu. Sadece onun azgın, benimse kaçamak bakışlarım vardı. Konuşmamız gerektiğinde de gayet normale dönüyorduk.

Balayı için yurtdışına çıkmıştık. Evliliğim müthiş gidiyordu. Elbette cicim aylarındaydık ama hiç mi hiç kavga etmemiştik. Gerek ben gerek karım mutluyduk ki hala da öyleyiz. Eskisi kadar kıskançlık krizlerine girmediğimden zaten kavga etmemizi, tartışmamızı gerektirecek pek bir olay dönmüyordu. Bir ayın ardından evimize dönmüştük. Hayatlarımıza kaldığımız yerden devam ediyorduk. Aynı işte çalışıyor ve çocuk filan düşünmüyorduk.

Tarifi yapılamaz mutluluğumun balayından sonra kayınvalide çılgınlığı ile tuhaflaşacağını tahmin etmediğim gibi artık aramızdaki o temasın tamamen unutulduğunu varsayıyordum. Anlaşın öyle değilmiş… Sadece dönüşümüzün üstünden bir ay geçmişti. Öğle yemeğimizi yerken:

  • Aşkım annem gelecekmiş yarın.
  • AA öyle mi?
  • Özlemiş beni, sanırım İzmir’de pek mutlu değil. İstanbul’a da tekrar yerleşmeyi düşünüyor.
  • Yani aslında iyi olur, bir annen var, yakınında olmasını bende isterim.
  • Evet, ben de çok istiyorum.
  • Borcumuz harcımız yok, istersen biz de destek çıkalım, yeniden kuaför salonu açsın eğer istiyorsa böyle bir şey?
  • Ya sen nasıl bir adamsın, tapıyorum sana resmen! Düşünceli aşkım benim…

Dudaklarıma öpücük kondurmuş olan karımın tepkisi elbette hoşuma gitmişti. Bazıları daha rahat seks yaşamak için bunu istiyorsun diye düşünebilir ama cidden içimden gelerek söylemiştim. Yani öyle art niyetli bir yaklaşım söz konusu değildi.

Yarın oldu ve seksi kayınvalidem akşam yedi civarı kapımızda belirdi. Havaalanından almayı teklif etmiştim ama ‘taksiyle gelirim, iki kere trafik çekmenize gerek yok’ demişti. Kadında yaşlanma emaresi hala yoktu. Meğer spor filan da yapıyormuş. O yüzden hala bu kadar dinç ve sağlıklı görünüyormuş. Bunu da nikah zamanlarında karımdan öğrenmiştim. Duyunca da pek şaşırmamıştım elbette. Altında mavi kot, üstünde kazak, onun da üstünde bej bir manto vardı. Kadın en dandik giyimiyle bile hala seksi görünmeyi başarıyordu. Kızıyla sarıldıktan sonra bana da sarılmış yanağımdan öpmüştü. Üstelik öyle ateşli filan da değildi, ziyadesiyle aleladeydi. O yüzden içim rahatlamıştı. Çünkü onu tekrar böyle karşımda görünce sikime elediği anlar hafızamda canlanmıştı.

Evlendikten sonra evlerimizden çıkıp iki artı bir eve yerleşmiştik. Olur da evladımız olursa onun da odası hazır olsun diye düşünmüştük. Tabi Jale gelene kadar kullanmadığımız eşyaları istiflediğimiz yerdi. Dün akşam karım orayı hazırlamış, tek kişilik yatağın çarşafına varana kadar sermişti. Valizini alıp o odaya yerleştirdim. Salonda hasret gidermeye devam ediyorlardı. Bense hızlanan kalp ritmimi normale çevirip yanlarına gittim. Her şey gayet normal bir şekilde ilerliyordu. Kayınvalidem odasına geçip üstünü değiştirirken karımla ben de mutfağa geçmiştik. Ev işlerinde elimden geldiğince yardım ediyordum. Sofrayı çoktan kurmuş, yemekleri de beraber yapmıştık. Hatta mutfakta beraber vakit geçirmekten aşırı keyif alıyordum. Yer yer mutfak fantezilerine de yer verip cinsel hayatımızı olabildiğince renkli hale getiriyorduk.

  • Yemeğin kokusu te odama kadar geliyor, neler yaptın bakayım kızım?
  • Nohut yemeğiyle pilav yaptık annecim, çok güzel oldu he…
  • OO damat, demek mutfakta da yalnız bırakmıyorsun karıcığını ‘yaptık’ dediğine göre.
  • Elimden geldiğince destek oluyorum işte anne.
  • Aferin aferin, hep böyle olun.

Ayaküstü sohbetimizi yaparken tabaklara yemekleri koyan eşimden alıp masaya yerleştiriyordum. Yine o azgın, çılgın bakışları yemek sırasında görmüştüm! Nalet olsun, hiçbir şey son bulmamıştı, tersine ufak bir kıvılcım çıkması yetecek gibi duruyordu. Bu durum beni fena halde geriyor ama içten içe de hoşuma gittiğini biliyordum. Neticede kaç kişiye eşimin de olsa anne seks hikayesi yaşaması nasip olabilirdi?

  • Anne?
  • Efendim canım kızım?
  • Dün Talha ne dedi biliyor musun?

Sevecen bakışlarının tedirginliğe dönüşünü görebilmiştim. Benim gerginliğimi şu anda o yaşıyordu!

  • Ne dedi kızım?
  • Sana burada kuaför salonu açman için destek verebilirmişiz, yani tekrar buraya yerleşmeyi gerçekten istiyor musun?

Tedirginlik kaybolmuş ve müthiş bir rahatlama gelmişti gözlerine. Resmen belli etmese de derince aldığı nefesi salıp mutlu oluşunu:

  • Öyle mi damat, destek olur musun bana?
  • Tabi ki anne, kızınla ne kadar yakın olursan o kadar mutlu olur neticede. Elimizden de ne geliyorsa elbette yaparız.
  • Canlarım benim, iyi ki varsınız. Henüz emin değilim, ekonomi de ortada. İyice hesap kitap yapmam lazım. Neticede batırırsam size de yük olmuş olurum.
  • Olsun anne, Jülide’de ister mi bilmiyorum ama düğünden kalan birkaç bilezik de duruyor hala. Zaten borcumuz harcımız yok. Hatta Jülide’nin maaşı da neredeyse olduğu gibi kalıyor. Yönetime geçtiğimden beri maddi sıkıntımız kalmadı. Yani riske girebilecek durumumuz var.
  • Evet anne, batırsan da canın sağ olsun yani…

Sohbetimiz devam ederken bana bakışlarına ekstra bir minnet de eklenmişti. Yeniden tekrarlıyorum, tamamen kızıyla yakın olsun, daha mutlu olsunlar diye böyle bir şey teklif etmiştim. Niyetim hala aile içi seks hikayeleri yaşamak filan değildi!

Konuşmamızın üstünden iki gün geçmişti. Aramızda herhangi bir temas filan yaşanmamıştı. Fakat birkaç kere yine gözüm annesinin eşofmanlı götüne ilişmiş ve azmıştım. Yine itiraf edeyim, karımı sikerken yüzü bir anda Jale’nin yüzüne dönüşecek kadar da etkilenmiştim. Bu yakınlığın bizi girdaba sürüklediğini hissediyor ama bunu bozmak için hiçbir atılımda bulunmuyordum. Diyorum ya, içten içe de o çılgınlık yaşansın istiyordum.

Buraya yerleşme işini ziyadesiyle ciddiye almış ve araştırmalara başlamıştı. Eski çevresiyle de görüşüp piyasayı ölçüyordu. Hatta o çevresine güvenerek aslında bu işi yapacaktı. Çünkü sıfırdan, hiçbir potansiyel müşteri olmadan yola çıkmak zordu. Bütün bunları yemek masasında konuşuyorduk. Yemeklerimizi bitirmiştik. İkimizin de aklını başından alacak ikinci temasın birazdan yaşanacağından habersiz sohbetimizin son sözlerine girdim:

  • Anne hesap ortada işte, en fazla kaybımız 100 bin olur. İşi batırsan bile çekeceğin krediyi Jülide’nin maaşıyla rahatça öderiz. İş tutarsa da zaten kendin ödersin, geçimini sağlarsın.
  • Karım: Kredi bitince de işi büyütürüz zaten. Ben de o zaman kadar birikim yaparım.
  • Vallahi çocuklar siz olmasanız zaten böyle bir şeye hiç girişmezdim. Yalan yok, uzun zaman sonra yine heyecanlanır oldum…
  • Karım: Son söz sende anne, biz senin arkandayız. Ne yapabiliyorsak yaparız. Şimdi bana müsaade, duşa filan gireyim, aşırı yorgunum. Aşkım sen halledersin değil mi masayı?
  • Hallederim aşkım, keyfine bak sen…

Yerimden kalkıp masadaki tabakları iç içe koyup evyeye bırakmıştım. Tekrar masaya döndüğüm sırada arkamda olduğunu fark edemediğim kayınvalideme çarptım. Elindeki bardaklar yere düşmüştü. Hiçbiri kırılmamıştı halının üstüne düştüğünden. Fakat üzerimize ve etrafa içindeki sular saçılmıştı.

  • İyi misin? Fark etmedim, arkamda olduğunu…
  • İyiyim iyiyim…

Hızlıca yere çömelmiş olan Jale’nin kafası tam olarak sikimin hizasındaydı. Nereden bakarsan bak sadece yirmi santim mesafe vardı. Bardağı yerden alırken kafasını kaldırıp bana baktı. Yine o bakışlar… Yılların azgınlığını iliklerime kadar hissedebiliyor ve yavaş yavaş aletimin kalkışa geçtiğini biliyordum. Dekoltesi arasından çok net gördüğüm büyük memeleri de elbette buna destek çıkıyordu. İlk temasımızda onun bana yakınlaşmış olması bu sefer de bana hak vermişti sanki. Sağ elimi kafasına koydum, hala bana bakmaya devam ediyordu. İyiden iyiye eşofmanımın altından belirginleşen sikimi kafasına yanaştırıp ağzına değdirdim. Jale kendini hiç geri çekmiyordu. Tersine ağzını açarak sokmama izin veriyordu. Bardağı yerde bırakıp ellerini bacaklarımdan yavaş yavaş çıkarttı. Eşofmanımı sıyırmasıyla birlikte kalkık sikip ortaya çıkıp kayınvalidemin çenesine değdi. O kadar hızlı başlamıştı ki kafasındaki elimle daha da sert bastırıyordum.

Gırtlağına kadar köklediğim sikim karımın annesini nefessiz bırakmıştı. Gözleri iyice kızarmıştı. Saçlarından tutarak geri çektim. Ağzıyla sikim arasında gidip gelen salyaları görebiliyordum. Hiç bırakmadan yerden kaldırdım. Dudaklarına yapıştım sikim göbeğine değerken. Eline almıştı deliler gibi öpüşürken. Avuçlarımın arasında sonunda Jale’nin azdırıcı götü vardı. Aniden kendini geri çekti ve gülümseyerek:

  • Demek sen de istiyordun he.
  • Ne istediğimi biliyor muyum sence?
  • Bence benim istediğimi istiyorsun…

Eşofmanıyla birlikte külotunu sıyırdı. Tekrar dudaklarıma öpücük kondurduktan sonra yemek masasına doğru domaldı. Bacaklarını açtı ve:

  • Hadi… Hadi sik beni artık!

Evet, sikecektim onu karımı dahi aklıma getirmeden hem de! Sikimi yanaştırdım bacakları arasındaki sıcacık, genişçe olan amına. Önce kafasını büyük bir hızla da tümünü kökledim. ‘Ohhh’ diyordu tüm azgınlığıyla. Hızlanıyordum ama kendini tutuyordu zevk haykırışları çıkartmamak için. Karımı bile bu kadar hızlı sikmediğimden emin olarak amında gidip gelmeye devam ettim. O kadar azmıştım ki dayanacak halim yoktu. Tüm dölümü içine bıraktım ve üstüne yığıldım. Bacaklarımı dahi hareket ettirecek gibi değildim. Uzun zamandır böyle boşalmamıştım!

Kendimi toparlamam için birkaç saniye müsaade etti ve doğruldu.

  • Toparlan hadi, Jülide çıkar birazdan. Bizi bu halde bulsun istemeyiz.

Tam olarak bu cümlesiyle pişmanlık hissini yaşamıştım. Çünkü annesiyle isteğimi gerçekleştirmiş olsam da karımı hala annesinden çok seviyordum. Şeytana uymuştum, başka bir açıklaması yoktu…

Bu kısa ama adrenalin dolu seksin çok erken bittiğini ve karımın annesini tatmin edemediğimi biliyordum. Lakin bunun üzerine ne ben ne de o konuşuyordu. Sohbet etmeden mutfağı beraber toplamıştık. Salona geçtiğimiz sırada da karım belirmiş yine hiçbir şey yokmuş gibi televizyon filan izleyip sohbet etmiştik.

Saat 11 gibi karımın iyiden iyiye uyuklamasıyla birlikte yatak odamıza geçmiştik. Yatağa girer girmez de uyumuş fakat ben hala annesini aklımdan çıkaramıyordum. İnanılmaz bir rahatsızlık vardı. İçimdeki huzursuzluk bir yandan beni öldürecek gibi hissettirirken diğer yandan da mutlu ediyordu. Bu tarifsiz duygunun cebelleşmesini yaşarken kapı açıldı. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Rüya mıydı gerçek miydi ayırt edemiyordum ama Ona bön bön baktığımı görmüş, eliyle gel gel işareti yaparak yanına çağırmıştı. Karımın uyuduğundan emin olarak yerimden kalktım ve bu sefer ne anlık ne de şeytana uymayla, tamamen kendi isteğimle Jale’ye gittim.

Salona geçip olanları konuşacağız sanıyordum ama tatmin olmayan seksi kayınvalidem sadece yarım kalmış seksin devamını istiyordu. Karım yatak odamızda mışıl mışıl uyurken ben de o yokmuşçasına annesiyle sevişiyor ve amını parmaklayarak sertleşmiş sikimi içine yerleştiriyordum. Üstelik bu sefer erkenden boşalmaya da niyetim olmadığını türlü pozisyonlarda sikerek belli ediyordum.

Tüm bu anlattıklarımın üzerinden bir hafta kadar geçti. Her fırsatını bulduğunda beni okşuyor, kalçasını değdiriyor, dudaklarıma öpücükler konduruyordu. Kızını çok seviyordu ama beni de deliler gibi arzuluyordu. Bu kaçamak uzun zamandır hissedemediği heyecanı hissettiriyor, onu canlandırıyordu. Ben de ondan farksız değildim. Hoşuma gidiyordu onu sikmek, memelerini okşamak. Fakat karımı da aklımdan çıkartmıyordum. Ona yakalanacağız diye resmen kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. Yine de ısrarla karım benden önce uyursa ve halim olursa yanına gidiyorum…